cocukhastaliklari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cocukhastaliklari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mart 2015 Perşembe

Bebeği Hastalıklardan Korumanın Yolları

Yeni doğan bebeğinizi hastalıklardan ve fiziksel etkenlerden korumak için elinizden geleni yapsanız da ister istemez bebeğinizin hasta olmasına engel olamazsınız.

Bebeklerimiz Hasta Olmasın
Bebeklerimiz Hasta Olmasın

Fakat alacağınız çeşitli sağlık önlemleri sayesinde bebeğinizin hasta olma riskini biraz daha azaltabilirsiniz. Bebeğinizi koruma altına aldığınızda da dikkat etmeniz gereken unsurlar var.

Anne Şefkati
Anne Şefkati

Bebeğinizi çok fazla korumak bağışıklık sisteminin gelişmesine engel olmak demektir. Bu yüzden alacağınız önlemlerin sınırlarını iyi ayarlamalısınız.

Temiz Eller
Temiz Eller

Bebeğinizin doğumdan sonra çok fazla enfeksiyon geçirmesi daha güçlü bir bağışıklık sisteminin oluşmasına yardımcı olur.

Bebek Sağlığı
Bebek Sağlığı

Hijyen hipotezi göz önünde bulundurulduğunda bebeklerin bakteri, virüs ve mantarlarla karşılaşmaması astım ve alerjik hastalıkların daha fazla görülmesine neden olur.

Bebeğinizi Anne Sütü ile Büyütün

Anne Sütü En Etkili İlaç
Anne Sütü En Etkili İlaç

Bebeğinizin sağlık gelişiminin anne karnında başladığını unutmamalısınız. Hamilelik döneminizde bebeğinizin kontrollerini uzman doktorunuz tarafından aralıklı zaman dilimlerinde yaptırmalı ve doktorunuzun önerilerini dikkate almalısınız.

Bebekler İçin Süt Şart
Bebekler İçin Süt Şart

Çünkü bebeklerde bulunan kalıcı hastalıkların doğuştan olduğunu etrafınızdan duymuşsunuzdur. Bunun yanı sıra bebeğiniz doğduktan sonra da almanız gereken sağlık önlemleri var. Bunların başında ilk 6 ay bebeğinizi anne sütü ile beslemeliniz. Anne sütü ile beslenen bebekler diğer bebeklere göre daha az hasta olurlar.

5 Mart 2015 Perşembe

Yeni Doğan Sarılığı

Yenidoğan sarılığı ya da bebek sarılığı. 

yenidogan-sariligiYeni doğmuş bebeklerde kanlarındaki bilirubin miktarının artması neticesinde görülen bir çeşit sarılıktır. Doğumdan sonraki ilk haftada her doğan bebeğin kanında az veya çok derecelerde mutlaka bilirubin miktarında artış gözlenmektedir. Yenidoğan sarılığı, hayata yeni başlamış bebeklerde en sık görülen sıkıntılardan birisidir. Normal doğan bebeklerin %60’ında görülürken erken doğan bebeklerin %80’inde görülebilmektedir.


Sarılık, vücutta bilirubin denilen sarı Maddenin artması sonucu cildin ve gözün beyaz kısımlarının boyanmasıdır. Kanda bilirubin seviyesinin yükselmesiyle, vücut kademeli olarak baştan ayaklara doğru boyanır. Eğer bebeğin cildindeki sarılık göbek hizasını geçmişse, kandaki bilirubin düzeyine bakmak gerekir.Parmakla hafifçe burun ya da karın cildine bastırılıp kaldırıldığında sarı renk daha bariz bir şekilde tespit edilebilir.

Bilirubinin kandaki miktarı ile vücuttaki sararmanın oranı ve gözlendiği bölgeler şu şekildedir:
  • I – Bilirubin oranı 5 ile 8 mg/dl arasında ise baş ve boyun bölgesi sararır.
  • II – Bilirubin mikarı 8 ile 10 mg/dl arasında ise gövdenin üst bölümü sararır.
  • III – Bilirubin miktarı 10 ile 13 mg/dl arasında ise gövdenin alt kısmı sararır.
  • IV – Bilirubin miktarı 13 ile 16 mg/dl arasında ise kol ve bacaklar sararır.
  • V – Bilirubin miktarı 20 mg/dl civarında ise eller ve ayaklar sararır.

Bilirubin değerleri her bebek için farklı değerlendirilir. Bebeğin doğum haftası, kilosu, beslenme şekli, doğum sonrası kaç Saatlik olduğu göz önünde bulundurulur. Sarılığın ilerlememesi için bebeğin iyi beslenmesi, bol dışkı ve idrar yapması şarttır. Anne-bebek arasındaki kan gurubu ilişkisini de mutlaka gözden geçirmek gerekir.
Yenidoğan döneminde çeşitli nedenlerle sarılık gelişebilir. En sık görülen fizyolojik (normal) sarılık, bebeklerin %50’sinden fazlasında ortaya çıkar. Sarılık 3. Günden sonra başlar ve 2-3 hafta sürebilir.
Diğer nedenler arasında yeterli beslenememe, Anne Sütü sarılığı ve kan uyuşmazlığı sayılabilir.

Anne Sütü Sarılığı için 
Bu tür sarılık için bebeğin anne sütü ile beslenmesi 24 ile 72 saat arasında bir süre için kesilir ve bebek hazır mama ile beslenir. Sarılığın hızlı bir şekilde azaldığı gözlendikten sonra bebeğe anne sütü tekrar verilmeye başlanır. Anne sütü tekrar verilmeye başlandığında sarılığın tekrar artmaması beklenir.

Sarılık artışını önlemek için  sık emziriniz. Saat başı, 1-2 Saatte bir… Bebeği 4 Saatten fazla uyutmamalı, takviye gerekiyorsa şekerli Su kullanılmamalı, doktorun uygun gördüğü bir mama verilmelidir.

Sarılığın Tedavisi
Sarılığın tedavisi kolay ve mümkündür. Fototerapi en sık kullanılan tedavidir. Fototerapi cilde devamlı ışık sağlayan basit bir işlemdir. ışığın, gözün retina tabakasını yormaması için işlem sırasında bebeğin gözü bantlanır. Sarılık seviyesi hızla artış göstermiyorsa fototerapi sırasında annenin emzirmesine izin verilir.
Hastaneden taburcu olmadan her bebeğin sarılık seviyesine bakılır. Normalden fazla bulunursa fototerapiye alınır. Fototerapi sonrası tekrar yükselme olabilir. Bunun da kontrol edilmesi gerekir. Evde bebeğin rengi gittikçe sararırsa, bekletmeden sarılık seviyesine tekrar bakılmalıdır.

Kan Değişimi
Kandaki bilirubin düzeyi aşırı miktarda arttığında ya da artma eğilimi gösterdiğinde bebeğin kanının tamamen değiştirilmesi şeklinde uygulanır. Bebeğin kanının değiştirilmesine karar verilirken, bebeğin doğum haftası, doğum ağırlığı, kaçıncı günde (yaş) olduğu göz önüne alınır ve bilirubin miktarı 20-25 mg/dl’nin üzerinde olursa bu işlem doktor onayı ile uygulanır

Sarılıkla ilgili şu durumlarda Doktorunuzu arayabilirsiniz
  • Bebeğin rengi koyu sarı veya portakal rengine dönüşürse,
  • ilk haftalarda Günde 1-2 kere dışkı yaparsa,
  • Günde sadece 3-4 kere idrar yaparsa,emzirme sonrası ağlıyorsa,
  • ilk ayın sonunda hala sarı ise.

 

28 Şubat 2015 Cumartesi

Besin alerjisinde D vitamini eksikliğine dikkat!

Besin alerjisinde D vitamini eksikliğine dikkat!

Son araştırmalara göre iki yaşın altındaki çocuklarda D vitamini eksikliği, besin alerjisi riskini artırıyor. Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony besin alerjisi ve D vitamini ilişkisini anlattı. Besin alerjisine, bütün dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde oldukça sık rastlanıyor. Amerika’da yaklaşık 15 milyon kişi besin alerjisi yaşıyor, hayatı tehdit eden besin alerjisi oranı ise 18 yaşın altında yaklaşık her 13 çocukta bir görülüyor. D vitamini eksikliği özellikle besin alerji riskini arttırıyor. Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony günümüzde artış gösteren besin alerjilerini anlatıyor.

Besin alerjisi nedir?
Besin alerjisi bağışıklık sisteminin normal şartlarda zararsız olan bir besin maddesini, yanlışlıkla zararlı olarak algılaması ve aşırı tepki vermesiyle ortaya çıkan bir durum.

Besin alerjileri artıyor mu?
Amerika’da besin alerjileri ile ilgili yapılan çalışmaların değerlendirildiği CDC (Centers for Disease Control) raporuna göre besin alerjileri, görülme sıklığı artan bir halk sağlığı problemi. Çocuklardaki besin alerjisi oranı yaklaşık olarak %8 ve son dönemlerde besin alerjileri eskiye nazaran %18 artmış. Besin alerjileri erkek çocuklarda kız çocuklarına göre daha çok görülüyor.

Hangi besinler alerjisiye neden oluyor?
Her türlü besinin gıda alerjisi yapma potansiyeli var, fakat en sık besin alerjisi yapma potansiyeli olan gıdalar,

Besin alerjilerinin belirtileri neler?
Besin alerjileri yaygın olarak görüldüğü gibi sadece deriyi tutmaz başta mide ve bağırsak sistemi olmak üzere birçok organı tutabilir. Örneğin mide ve bağırsak sistemini tuttuğunda ishal, kabızlık, dışkıda kan olması, bağırsaklarda kanama, iştahsızlık, reflü, büyüme geriliği gibi… Solunum sistemini tuttuğunda da, burunda tıkanıklık, kaşıntı, hapşırma, akıntı ve yine akciğerlerde öksürük, hırıltı, nefes darlığına giden astıma neden olabilir. Besin alerjilerinde doğru tanı çok önemli. Çünkü tedavide dokunan gıdanın diyetten çıkarılması gerekiyor. Tanıda deri testlerinin ve kan tetkiklerinin önemi büyüktür ve yaş sınırlaması yok. Yenidoğan bebeğe bile yapılabilir.

D vitamini eksikliği besin alerjilerinin artmasına neden oluyor mu?
Çocuk sağlığı alanında önemli çalışmaların yayınlandığı "Journal of Pediatrics"de, besin alerjileri için özellikle D vitaminin önemine vurgu yapıldı. İki yaşın altındaki çocuklarda D vitamini eksikliği, besin alerjisi geliştirme riskini artırıyor. Çocuklarda besin alerjilerine bağlı görülen atomik dermatiti vakalarındaki; dermatiti şiddetinin, düşük D vitaminin seviyesi ile ilişkili olduğu belirtiliyor. D vitamini seviyesinin çok düşük olduğu tüm çocuklarda, birden fazla besine karşı alerji geliştirme riski artıyor. D Vitamini düşüklüğünün özellikle süt ve buğday alerjileri için risk oluşturduğu bildiriliyor. Kesin alerjisi olan çocuklarda D vitamini seviyesine mutlaka bakılmalı ve eksikliği tedavi edilmeli.
süt, yumurta, buğday, soya, fıstık, fındık, balık ve deniz ürünleri. Eskiye nazaran besin alerjilerinin iyileşme süresi de uzamış durumda. Süt, yumurta, soya ve buğday alerjileri, geçme potansiyelinde iken fıstık, fındık, balık ve deniz ürünlerinin alerjileri ömür boyu devam etme potansiyeline sahip. Besin alerjilerine bağlı anafilaksi geçirme riski ise %50 artmış durumda. Besin alerjisi olan çocuklarda diğer organları tutan alerjik hastalık riski 2-4 kat artıyor (astım gibi).

Öksürüğü Kesmenin Yolları

Öksürüğü Kesmenin Yolları... 

Öksürüğü kesmenin yolları
Uz. Dr. Özlen Kaya Çardak, çocuklarda öksürük hakkında bilgi verdi.
Çocuğunuzun öksürük nöbetleri ne sizi uyutuyor ne de onu, anne baba olarak içiniz sızlıyor. Ne vermediğiniz ilaç kalıyor ne de kaynatıp içirmediğiniz bitki çayı. Çocuklarda öksürük kışın en sık görülen şikayetlerden biri. Peki öksürükle başa çıkmak için ne yapmak gerekiyor?
Çocuklarda tedavi uygularken amaç öksürüğü kesmek değil, öksürüğe neden olan sorunu oradan kaldırmak olmalıdır.

Öksürüğe;
- Burun akıntısı
- Boğaz ağrısı
- Baş ağrısı
- Ateş
- Kusma
- Hırıltı, hışıltı
- Sık nefes alma
- Zor nefes alma eşlik edebilir.

Öksürük yüksek ateş ile seyrediyorsa dikkat
Öksürüğe eşlik eden bulgular arasında yüksek ateş (39 ve üzeri) zor ve sık nefes alma, morarma gibi sorunlar varsa acil doktora başvurmak gerekir. Özellikle yemek esnasında ani başlayan öksürük zor ve sık nefes alma eşlik ediyorsa yabancı cisim yutulması düşünülür, çok acil tanı konup tedavi edilmesi hayati önem taşır. Çok yüksek ateş (39 ve üzeri) ile birlikte görülen öksürüklerde alt solunum yolu enfeksiyonu (zatürree) riski olduğundan, acil tanı ve tedavi şarttır.
3 haftadan kısa süren akut öksürük nedenleri arasında kış aylarında başta üst solunum yolu enfeksiyonları gelir.(Farenjit, tonsilit, otit, sinüzit, krup-larenjit vs…)
3 haftadan uzun süren kronik öksürüklerde ise enfeksiyonlarla birlikte alerjik hastalıklar (alerjik bronşit, astım) ön planda düşünülür. Ülkemizdeki sıklığı göz önüne alındığında kronik öksürüklerde tüberküloz-verem hastalığı da unutulmamalıdır.

Tedavide izlenecek yol
Kısa süreli ve ateşsiz öksürük olan kişilere tetkik yapılması gereksizdir. Yüksek ateşin eşlik ettiği öksürüklerde ve 3 haftadan uzun süren kronik öksürüklerde ileri tetkik yapılır.
- Akciğer filmi, sinüs filmi
- Kan tetkikleri (Tam kan sayımı, CRP, sedmentasyon)
İlk planda yapılması gerekli tetkiklerdir.
-”Ter testi” adlı tetkik özellikle akraba evliliğinin yoğun olduğu bölgelerde “kistik fibroz” adlı hastalığın tanısı amacıyla yapılmalıdır.
-Alerjik kaynaklı olduğu düşünülen kronik öksürüklerde ise “alerjik deri testleri” yapılmalıdır.
-Ülkemizde sık görülen bir kronik öksürük nedeni olan tüberküloz tanısı için “PPD testi” adı verilen bir test yapılır.
Öksürük almaması için hangi aşılar koruyucudur?- Boğmaca aşısı
- Menenjit aşısı Bu 3 aşı her doğan bebeğe rutin olarak yapılmalıdır.
- Zatürree aşısı