Niye hep yanlış kişiye aşık oluyoruz?
Hayalinizdeki
ilişkiyi bir türlü yaşayamıyorsanız, gerçek hayalinizin ne olduğunu
fark etmeniz gerekiyor. Aslında tam da bilinçaltınızın uygun gördüğü
erkekleri hayatınıza çekiyorsunuz. Şimdi kayıtları temize çekme vakti…
Ne trafik, ne borsa, ne politika… Hemen herkesin öncelikli
isteği hayatını paylaşacağı bir eş bulmak. Öncelikler sıralamasında
birinci sırada yer alsa da en çok sorun da bu alanda yaşanıyor.
Evlenilecek erkek kalmadığını düşünenler, evlenip de “Ben ne yaptım?”
diyenler, her yeni ilişkiye büyük umutlarla başlayıp her bitişte
depresyona girenler… Ve daha ne hikayeler… Söz konusu romantik ilişki
olunca günlerce, aylarca hatta yıllarca konuşulacak malzeme bulmak zor
değil. Peki, özellikle şehirli insanın ilişkilerle sınavının ardında ne
yatıyor? Kendi parasını kazanan, kendi evinde yaşayan, bağımsız görünen
kadınlar hep bir erkekle tamamlanmak istiyor ama ilişki kurmakta neden
bu kadar zorlanıyor ve hep kısır döngülerin içinde dolaşıyor?
Verdiklerimiz bize geri dönüyor
Spritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal da bu tabloyu
doğruluyor ve “Evet, hep aynı özellikler, aynı seçimler ve sonunda ‘Niye
benim başıma hep bu geliyor?’ diye soranlar çok. Hiçbir zaman kendimize
dönüp bakmıyoruz. Oysa kişi bumerang gibi neyi atarsa o kendisine geri
dönüyor. Siz kendinizi sevmiyorsanız karşınızdakinden sevgi
bekleyemezsiniz. Kendinize değer vermiyorsanız karşınızdaki de size
değer vermez. Ama her ilişkide diğerini suçlama döngüsü kırılana kadar
karşınıza hep aynı tarzda kişiler gelir, aynı tür ilişkiler kurulur. Hep
başkalarını eleştirdikçe karşınıza sizi eleştirecek insanlar çıkar.
Eleştiriyorsunuz, yargılıyorsunuz, sonrasında bir de bakıyorsunuz
karşınızda hep sizi eleştirenler var. Bu kısır döngüyü fark eden ve
değersizlik kodunu kıran ise mucizeyi yaşamaya başlar.”
Hayat boyu bu kısır döngüyü fark etmeden hep dışarıyı
suçlayarak devam edebilirsiniz ya da şu andan itibaren “Ben ne yapıyorum
da hep aynı şeyleri yaşıyorum?” diye sorgulamaya başlayabilirsiniz.
Seçim sizin… Eğer seçiminiz farkındalıktan yana olursa hayatın özünü ve
mutluluğu da fark etmiş olacaksınız.
Neden başlamalı?
Gülnur Ünal, değersizlik duygusunun ve kimseyi bulamama
halinin altında kendine güvenmemenin yattığını belirterek, “Bizim asıl
kopamadığımız ise bilinçaltımızda toplum ve aile tarafından atılan
kodlar. ‘30 yaşına kadar evlenmek, 35 yaşından önce doğurmak gerek’ gibi
aileden gelen öğrenilmişlikler bilinçaltımıza yüklenmiş durumda…
Yaşamın içinde bunlarla harekete geçiyoruz. Bunları kırmak gerekiyor.
Ancak bunu yaparken de önümüze sınavlar geliyor. Değişim yaşanırken bir
de bakıyoruz ki karşımıza bizi değersiz hissettirecek kişiler çıkıyor.
Aslında bir sınavdan geçiyoruz. Hepsi bizi güçlendirmek, bir adım daha
ileri gitmemiz için geliyor. Pes etmediğimiz noktada ise mucize
gerçekleşiyor” diyor. “Niye hep yanlış kişiyi
buluyorum?” sorusundaki ‘yanlış kişi’ tanımını değiştirmek gerektiğini
belirten Ünal şöyle devam ediyor: “O yanlış kişi aslında bir öğretmen.
Bize öğreteceği bir şey var. O rolünü tamamlıyor ve gidiyor. Ben bu
gidişi ayrılık olarak tanımlamıyorum. Ayrılık yok, sadece yeni
başlangıçlar var. Herkes karşısına çıkan insandan bir şeyler öğreniyor
ve sonra yollar ayrılıyor. Belki de bu ilişkide öğrendikleriniz sizi çok
güzel bir aşk için hazırlıyor.”
0 yorum:
Yorum Gönder